Frekans-Hertz & Manyetizma Kuantum

14-11-2021 04:25
Frekans-Hertz & Manyetizma Kuantum

Düşüncelerimiz frekans yayar. İnsan bilinci, manyetik alana etki edip gerginlik yaratabilir. Her kelimenin bir frekansı vardır. Seçtiğimiz kelimelerle, kendi dünyamızı kendimiz yaratıyoruz. DNA’nın kendi melodisi vardır. İnsanlar olağanüstü güçlere sahip. Doğal değerlere göre kendini ayarlayan beynimiz, farklı durumlarda frekans değerini değiştirir. Örneğin 12-15 Hz arasındaki değerler 'uyanmış sakinlik hali'dir. Sürekli olarak başka modlara geçiş yapmaya zorlanan beynimiz, sık yaşanan değişimlerden ötürü yorgunluk, sersemlik, üzgünlük hissedebilir. Ninninin frekansı, bebeğe geçer ve onu rahatlatır. Bulundukları alanın enerjsi değişir ve bebek rüya âlemine geçer. _Renk - Besin - Müzik, farklı insan modellerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Algılamalarının sonucunda etkilenen insan beyninin yayımladığı frekanslar ile ruhsal ve bedensel davranış modelleri bu açıdan çok önemlidir. _Her şeyin özü enerjidir. Kütle, enerjinin yoğunlaşmış halidir. Düşünce enerjidir. Enerji sürekli titreşerek bir salınım oluşturur. Bizler de insanoğlu olarak sürekli titreşen enerjileriz. Titreşim seviyemiz düşük olduğu için yeryüzünde çökeltilmiş şekilde yani kütle-beden olarak hayatlarımızı devam ettiriyoruz. Bizim titreşimimize uygun şekilde titreşen enerjileri de kendi titreşim dünyamızda kütle olarak görebiliyoruz (diğer insanlar, hayvanlar vs.) İnsan bedeninin doğal titreşim düzeyi saniyede ortalama 300 titreşimdir. Dünya işleriyle fazlaca ilgili olan insanlar bu titreşimin altındadırlar. Frekans yani titreşim düzeyi arttıkça kişilerin doğaüstü güçleri de artmaktadır. Şifa verme gücüne sahip olan kişilerin titreşim düzeyleri saniyede ortalama 500 titreşimdir. 800 titreşim seviyesine gelindiğindeyse medyumik güçler ortaya çıkar. 1000 titreşimin üzerinde telepati kanalı gayet akıcı şekilde açıktır. Saniyede 10 bin titreşim seviyesindeki insan astral seyahat yapabilir konuma gelir Bizler de şu anda saniyede 300 titreşimle birbirimizi görebiliyoruz ama saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz. Onları boyut üstü varlıklar olarak adlandırıyoruz. İçimizden pek azımız yani medyum diye tabir ettiğimiz kişiler onlarla temasa geçebiliyor. Bazen kanal olarak da onlardan gelen bilgileri aldıklarını iddia edebiliyorlar. Bu kişilerin bir kısmı şizofren hastası, bir kısmı dolandırıcı olabilir ama titreşim seviyesini saniyede 10 binin çok üzerine çıkartıp zaman mekân mefhumunu aşan insanların da var olduğu biliniyor. Şifacılar tek bir dokunuşla hastanın hasarlı olan organına en uygun frekansı vererek onu iyileştirebilmektedir. Bir insanı kalbine iyi gelmeyecek titreşimlere maruz bırakırsanız o kişi kalp krizi geçirip ölebilir. Bu şekilde uzaktan suikastların yapılması bile teoride mümkündür. _Etrafımızda gördüğümüz her şeyin yapıtaşı atomdur. Atomun içinde ise proton, nötron ve elektron vardır. Proton ve nötron çekirdekte bulunur. Elektronlar ise çekirdeğin etrafında sürekli dönen hareketli taneciklerdir. Protonlar pozitif, elektronlar negatif elektrik yüklü, nötron ise yüksüzdür. Atomdaki elektron ve proton miktarı birbirine eşittir. Bu eşitlik de atomun nötr durumda olmasına neden olur. Atom fazladan bir elektron kazandığında bu onu negatif hale getirir ve denge bozulur. Atom bir elektron kaybettiğinde ise bu kez de pozitif yüklü olur. Bu dengesizlik elektron akımı başlamasına yol açar ve işte bu elektron akımı da ‘elektrik’ olarak tanımlanır. Trilyonlarca atomdan meydana gelen insan vücudu elektronların hareketiyle ortaya çıkan enerjiyle çalışır. _İyi başlayıp kötü giden ilişkilerin sebebi frekansların değişmesi aslında. Birinin elini tuttuğunuzda bedeniniz otomatik olarak onun frekansına ayarlanıyor. İlişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte. Öyle günler gelecek ki, kişiler eş seçimini yaparken sadece kan uyuşmazlığına değil frekans uyuşmazlığına da bakacaklar. Dünyanın iki ayrı ucunda da olsa en doğru frekanslar her zaman birbirlerini buluyor. Gelecek pek çok hastalığın tedavisi frekanslarla yapılabilecek. Plasebo etkisi bile aslında frekansların değişmesiyle alakalı. İnanmak denilen şey, hastanın hastalığa karşı tutumu değişince frekansının da değişmesi. Göçmen kuşların yollarını bulması gibi dünyanın manyetik haritasında hepimizin ayarlı olduğu bir frekans var ve kendimize en uygun frekansı bir göçmen kuş edasıyla buluyoruz. Bazen de bulamıyoruz. İşte o zaman hayatımızda problemler ortaya çıkıyor. Bizimkinden daha güçlü bir frekansın etkisine girdiğimizde kendi manyetik alanımızdan kopuyoruz ve kendimizi kötü giden bir evliliğin içinde ya da istemediğimiz bir işi yaparken bulabiliyoruz. _Albert Einstein: "Maddeyle ilgili olarak hepimiz yanlışız. Madde diye bir şey yoktur. Madde olarak adlandırdığımız şey, titreşimleri duyularımızla algılayabileceğimiz şekilde indirgenen enerjidir.” der. _Nicola Tesla’ya göre evren kocaman bir titreşimdi ve hepimiz bu titreşimin küçük birer yansımasıydık. 3, 6 ve 9, Solfeggio frekanslarının temel kök titreşimleridir. 3, 6 ve 9 rakamlarının ihtişamını ve önemini bilseydiniz, Evren’in kapılarını açacak bir anahtarınız olurdu. Eğer evrenin sırrını bulmak istiyorsan, enerji, frekans ve titreşim açısından düşünmelisin. _Kuantum fiziğine göre, hiçlikten enerji oluşabilir. Hiçlikten var olan parçacıklar, anlık olarak var olup yok olurlar. Bu dalgalanmalardan bir tanesi anlık olarak oluşup yok olmaz ve hızla genişlemeye başlar. İşte Büyük Patlama anı olabilir. _Evrendeki bütün maddenin ve enerjinin toplam enerjisi sıfırdır. _Müzik aletleri ve sesleri kitlesel histeri yaratmak üzerine akortlanıyor. _1770’de Rothschild ailesi, İlluminati planlarını başlattı. Amacı bankalar aracılığıyla küresel bir dünya sistemi kurmaktı. Öyle bir güç ki tüm uluslararası kurumsal şirketleri ve hatta hükümetleri yönetecekti. Bu mutlak güç, biyoenerjetik yolla, belli frekans ayarları ve elektromanyetik manipülasyonlarla "bilincimizi” kontrol altına alırken biyolojimizi, psikolojimizi ve davranışlarımızı değiştiriyor. 1.Dünya savaşı sırasında Rockefeller tarafından yönetilen askeri radyolar devreye girdi. _Her organa ait özel ses tonlamaları, o organa ait hücrelerin titreşimini artırarak iyileşmesini sağlamaktadır. _Beyin ve kalbin senkronize olması sonucu titreşimlerinin eşitlenmesi anlamına gelir. Bu durum insanın akıl ve duygusunun diğer bir deyişle beynin sağ-sol lobu ile kalbinin senkronize hale gelmesidir. İnsan bu konumda iken duygularını akıl ile, aklını ise duyguları ile dışarıya hissettirir, ruhsal davranışını en üst düzeye çıkarır, aurasındaki renkler en yüksek enerji moduna geçer. İnsan bu en yüksek bu enerji ile daha güçlü olur. Doğuluların 'nirvana' 'erme' 'trans' dediği aşamayı tanımlar. İlahi güc. _İbn-i Sina musikinin tıpta oynadığı rolü ' Tedavinin en iyi yollarından biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini artırmak, cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek, onu sevdiği insanlar ile bir araya getirmektir' der. _Ses Dalgaları, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bir ortama ihtiyaç duymazlar ve boşlukta da yayılabirler. Mekanik dalgalar ise, enerjilerini aktarabilmek için ortam taneciklerine ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden boşlukta (örneğin uzayda) yayılamazlar. Ses, bir basınç dalgasıdır. Yüksek frekans değerleri için Hertz'in bin katı olan ‘kilohertz’ (kHz) birimi kullanılır. İnsan kulağının duyabildiği sesler 20 ile 20000 Hz (20 kHz) arasında frekansa sahip olabilir. Eğer bir frekans 20 Hz'in altında ise bu tür titreşimlere ‘ses altı’ titreşimler, frekans 20 kHz' in üzerinde ise bunlara da ‘ses üstü’ titreşimler denilmektedir. Titreştirilen bir gitar teli, yaptığı periyodik salınım hareketi ile, hava moleküllerinin belli bir frekansta sıkışmasını ve genleşmesini sağlar. Bu şekilde teldeki enerji havaya iletilmiş olur. Teldeki titreşim genliği ne kadar fazla ise ortam tanecikleri (hava molekülleri) tarafından taşınan enerji de o kadar fazladır. Enerji ne kadar fazla ise sesin şiddeti de o kadar büyük olacaktır. _Ton: Diatonik (doğal major) gamda bir ‘tam aralık’ olarak tanımlanan ton, belli bir frekansta üretilen saf ses. _Tını: Sesin ‘rengi. Kemanla bir flüt arasındakı temel fark, ‘tını farkı’dır. _Sesin şiddeti, ses kaynağına olan uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. Kulağa zarar vermeden işitilebilen en yüksek sesin şiddeti ise, eşik şiddetinin yaklaşık 1 milyon katı kadardır. Eşik şiddetindeki ses ‘sıfır’ desibeldir. _Emar(MR) manyetik rezonans tomografi, canlıların iç yapısını görüntüleme amacıyla daha çok tıpta kullanılan bir yöntemdir. _Schuman rezonansı - Dünyanın kalp atışı_ 1953 alman fizikçi tarafından 7.83 hz.(teta) olarak hesaplandı. Schumann rezonansı, dünya'nın iyonosfer tabakası tarafından geri yansıtılan elektromanyetik dalgaların frekans değerine verilen isimdir. Dünyanın yüzeyi ile iyonosfer tabakası arasındaki boşluk frekans yönlendiricidir. _Otto Schuman_ Elektrikteki artı ve eksi gibi her yerde olayların seyrini belirleyen 2 prensip görüyoruz; ışık ve karanlık, iyi ve kötü, yaratıcı ve yıkıcı. Bu da ya hep ya hiç demektir. Bu iki soyut prensip, yani yaratıcı ve yıkıcı prensip, bizim teknik vasıtalarımızı da belirler. Yıkıcı her şey şeytani, yapıcı her şey tanrısal kökenlidir. Patlama ve yanmaya dayalı her teknik, şeytani bir teknik olarak nitelendirilmelidir. _Solfeggio Skalası_ Antik çağlarda keşfedilmiş frekanslar_528 Hz - Dönüşüm ve mucizeler (DNA onarımı), 963 Hz – İlahi Ahenk, 852 Hz – Ruhani duruma geri dönüş, 396 Hz – Kederi sevince çevirmek. 741 Hz – Kendini ifade ve çözüme erişme, 639 Hz – Bağlantılar ve ilişkileri dengelemek, 396 Hz - Korkulardan arınmamıza, 741 Hz - Farkındalığın artmasına, 582 Hz - Ruhumuzla bağlantıya geçmeye, 337 Hz - Kan dolaşımını düzene sokar, 537 Hz - Endokrin sistemini düzene sokar, 625 Hz -Böbrek fonksiyonları, 635 Hz -. Hipofiz bezi, 654 Hz – Pankreas, 662 Hz -Epifiz bezi (pineal), 696 Hz – Kalp, 751 Hz –Karaciğer, 763 Hz – Tiroid, 764 Hz - Sinir sistemi, 835 Hz - Bağışıklık sistemi, 1335 Hz - Adrenalin, stresle mücadele - 1565 Hz: Ruhsal şifa _528 Hz, dna onarıcı ve iyileştirme gücüne sahipken, şu anda dinlediğimiz tüm müzikler 440 Hz frekansına ayarlıdır. Bu frekans ile kitleleri sürü psikolojisi altında tutmanın, insanları asabiyete, kedere sürüklemenin, psikososyal kışkırtmalara açık hale getirmenin zeminini hazırlandı. _432 hertz kalbin doğal atış frekansı. Bu frekans bizi huzura ulaştırır ve çakralarımızı açar. 432 hertz’e göre akort edilmiş müzik daha doğaldır çünkü doğada var olan ”la” sesi 432 hertz’dir. Müzikte ”la” sesini 440 hertz’e göre akortlama müziğin doğallığını kaybetmesine neden olur. Tüm enstrümanlar için ”la” sesi günümüzde 440 hertz olarak belirlenmiştir. _440 Hz, zehirli müzik, petrokimya ve ilaç devleri tarafından 2. Dünya savaşında kullanıldı. Bu titreşimler, beyni baskılıyor ve yaratıcılığı köreltip egoları tetikliyordu. 3.Göz denen çakranın kapanmasıyla da insanoğlu farkındalığını hiçbir alanda kullanamaz hale gelecekti. 440 hz frekansı nazi döneminde insanları nasıl huzursuz ve depresif bir hale sokulacağının araştırmalarının sonucudur deniyor. _Şeytanın İntervali: 440 Hz ile 444 Hz arasındaki interval. Nedeni ise ahenkten uzak, iğrenç denilebilecek bir tınının bu iki notanın aynı anda çalınması. _Notalar_Ses Dalgaları_ Solfeggio skalasında 6 ton bulunmaktadır. 1- Do – 396 Hz Kederden Neşeye Geçiş, Suçluluk duygusunu temizler 2- Re – 417 Hz Değişimi Kolaylaştırmak. travma temizler ve geçmişin yıkıcı etkilerinden arındırır. hücreyi cesaretlendirir. 3- Mi – 528 Hz Sevgi frekansı. Dönüşüm ve Mucizeler (DNA’yı şifalandırmak) farkındalık, hayal gücümüzü aktive eder, yaratıcılık 4- Fa – 639 Hz Ahenkli ilişkiler, anlayış, tolerans ve sevgi 5- Sol – 741 Hz Problem Çözmek Hücreyi elektro manyetik ışınımlardan, toksinlerden arındırır saf ve dengeli bir yaşam 6- La – 852 Hz Uyanış, Ruhsal Düzene Geri Dönüş. saklı niyetlerin, illüzyonların içinden geçip görmemizle ilintilidir. Farkındalık Si – 963 Hz İlahi ahenk tam ve bütün uyanış. spiritüel dünyanın titreşimsiz enerjilerine yeniden bağlanırsınız 174 Hz Tonların en düşüğü olarak doğal bir anestezi olarak karşımıza çıkar. 285 Hz Dokunun orijinal şekline gelmesine yardımcı olur. Ek frekanslar 3, 6 veya 9’a indirgenebilir, _11. yüzyıl keşişlerinden Guido d’Arezzo, melodi ve müzikal ahengi belirli bir düzeneğe oturtmak adına, o dönemlerde "ut, re, mi, fa, sol, la” olarak şekillenen ve bugünün müzik sisteminin çekirdeğini oluşturan notaları geliştirir. Arezzo bu adları Aziz Iohannes Battista ilahesindeki mısraların birinci hecelerinden alarak takmıştır. Notalar isimlerini John the Baptist’e ithaf edilen "Ut queant laxis Resonare fibris, Mira gestorum, Famuli tuorum, Solve polluti, Labii reatum, Sancte Iohannes” dizelerinin başlangıç hecelerinden alır. Birkaç yüzyıl sonra bu nota dizilimine "si” eklenecek ve "ut” notası "do”ya dönüşecektir. 1970’li yılların ortalarında Dr. Joseph Puleo dikkatleri notaların elektromanyetik frekansı konusuna çeker ve bu alanda spesifik araştırmalar yürütmeye başlar. Dr. Leonard G. Horowitz ile birlikte yazdıkları kitabında, Solfeggio Frekansları’nın bir çeşit numaroloji metodu ile oluşturduğunu yazmıştır. Kitabı Mukaddes incelemesinde, bir dizi kutsal sayının 3, 6 ve 9’un, tekrar eden bir kodun modeli olduğunu savunmuştur. Pisagor yöntemini kullanarak bunları deşifre ettiğinde, eski Solfeggio skalasının eksik 6 tonuna karşılık gelen, 6 elektromanyetik ses frekansı ortaya çıkarmıştır. Alman bilim adamı _Ernst Chladni, ses dalgalarının görünür olmasını sağlamak için farklı yollar araştırmıştır. Kumla kaplı düz bir plaka üzerinde, farklı frekanslar vererek çalışan Chladni, bu çalışma sonucunda, plaka üzerinde farklı desenlerin oluştuğunu keşfetti. Her sesin farklı bir şekli olduğu ortaya çıktı. Bugün, bu desenler ve şekillere Chaldni Figürleri denmektedir _Nörobilimci Dr. Candace Pert, kitabında; "Her hücre, ortamın akustik salınımları ile titreşir, yansıtır ve etkileşir. Dünya ve Güneş bile 160 dakikada bir ana ritme uyarak birlik halinde titreşir.” der ve şu minvalde devam eder; "Her müzik notası, işitilemez notalarla birleşir. Daha yüksek oktavlarda, senfoninin duyamadığımız seslerinde, hücrelerimiz salınır ve muhtemelen rezonansa girer. DNA’nın kendi melodisi vardır. Atomlardan, galaksilere kadar, nükleer maddenin müziksel doğası, artık resmi bilim tarafından da kabul edilmektedir. _Japon Bilim Adamı Masaru Emoto’yu ve onun "Su Deneyi”ni .. Suyun bile bir hafızası olduğunu ve kelimelerden etkilendiğini ve bu kelimelere tepki gösterdiğini. Her kelimenin bir frekansı vardır. Seçtiğimiz kelimelerle, kendi dünyamızı kendimiz yaratıyoruz. Pozitif ya da negatif. _Çakra_Antik zamanlarda, DNA’nın akort edilmesinde doğa sesleri kullanılırdı. Tınılar, bilinçaltı dehlizlerine nüfuz eder, şifalanma ve dönüşüm sağlanırdı. Her frekans, belirli bir renge ve belirli bir çakraya karşılık gelir, buna göre tedavi uygulanırdı. Örneğin kalp çakramız yeşildir. Sevgi çakrasıdır kalp. Yeşil, Gaia’nın rengidir. Yani Doğa Ana’mızın. Kalbimiz yeşil frekansta titreşir. Bu bilgilere sanırım en çok riayet edenler, kadim Türk şamanlar olmuştur. Şamanizm ve dinler tarihi konusunda pek çok kitabı, yazısı olan halk bilimci akademisyen yazar Mihály Hoppál’a göre ekolu, yansımalı sesler, müziğin başlangıcı sayılmalı. Buna göre, Şamanların{Kamların} ritüellerinde kullandıkları müzik{sesler, şarkılar} ilk müzik eserleridir. Tedavi ayinlerinde bu frekansları kullanmışlardır. Hoppál, "her şaman melodisi, hayvansı bir biçime sahip, yardımcı bir ruhun ezgisidir.” der. Ninniler de bize şaman geçmişimizden kalmış, çok değerli bir mirastır. Bir annenin, bebeğine sevgiyle söylediği ninninin frekansı, bebeğe geçer ve onu rahatlatır. Bulundukları alanın enerjsi değişir ve bebek rüya âlemine geçer. _Kuantum_ _Atom altı parçacıkları inceleyen bilim dalıdır. Bu parçacıklara kuanta adı verilir. Elektron, foton, kuark gibi parçacıklar kuantalara örnektir. _Klasik mekanik, 1800'lü yılların sonlarına doğru, kara cisim ışıması, tayf çizgileri, fotoelektrik etki gibi birtakım olayları açıklamada yetersiz kalmıştır.[6] Klasik fizik, evreni bir "süreklilik" olarak modelliyordu; ancak Max Planck bazı deneysel gözlemleri açıklayabilmek adına, 1900'de enerjinin paketçiklerden oluştuğunu; 5 yıl sonra da Albert Einstein ışığın aynı şekilde paketçiklerden oluştuğunu, yani ışığın da, enerjinin de, süreksizlik gösterdiğini buldular _Elektronun varlığı daha önce 1897 senesinde J. J. Thompson tarafından ispat edilmişti[9]. Bu durumda, eğer negatif yüklü elektronlar pozitif çekirdeğin etrafında dairesel hareket yapıyorlarsa, klasik fiziğe göre, çok kısa bir zaman diliminde enerji kaybederek çekirdeğe düşmeleri beklenirdi. _Kuantum dalgalanma-titreşim_ Belirsizlik İlkesi dahilinde, enerji miktarındaki geçici değişmedir. Hiçlikten enerji oluşumuna neden olabilir. Bu yapıların çok ilginç özellikleri vardır: İlk olarak, fiziğin temel ilkelerini ihlal edebilmektedirler. Örneğin zamanda geriye hareket edebilmektedirler. Enerji korunumuna tabi değilmiş gibi davranmaktadırlar ve hatta ışıktan hızlı hareket edebilmektedirler. Bunların hiçbiri, gerçek parçacıklar tarafından yapılamaz. Sanal parçacıkların bunu yapabilmesinin nedeni, varlıklarının madde ve enerji üzerindeki toplam etkisinin her zaman sıfır olmasındandır. Araştırmalar, bu sanal parçacıkların muhtemelen Evren'in her noktasında her an oluştuğunu ve sonrasında hemen yok olduklarını doğrulamaktadır. Hiçlikten var olan parçacıklar, anlık olarak var olup yok olurlar. bu dalgalanmalardan bir tanesi anlık olarak oluşup yok olmaz ve hızla genişlemeye başlar. İşte Büyük Patlama anı, bu an olabilir. Sonrasında ise, devasa bir "sıfır" şişip genişler ve kendi içinde madde ve anti-madde oluşmaya başlar. Evrendeki bütün maddenin ve enerjinin toplam enerjisi sıfırdır. Kocaman bir sanal parçacık içerisinde yaşıyor olabilir miyiz? Ancak sanal parçacık çiftlerinin çok kısa bir süre için var olabildiğini, sonrasındaysa yok olmak zorunda olduğunu Büyük Patlama'nın bir noktada, müthiş küçük bir hacimde ve bir anda gerçekleştiği ve sonrasında müthiş hızlı bir genişleme (enflasyon) dönemine girildiğidir genişlemenin başlaması için çok çok çok küçük bir miktar enerjinin yeterli olduğudur. Tıpkı bir orman yangını gibi, ufacık bir "enerji", her şeyi başlatabilir. Araştırma, evrenin şekli ne olursa olsun (açık, kapalı veya düz), kuantum dalgalanmanın hiçlik içerisinden toplam enerjisi sıfır olan bir varlığı, kendiliğinden ve durup dururken yaratabileceğini doğrulamış oluyor. "Evren'in dışında ne var?" sorusuna da cevap veriyor olması muhtemel: kuantum dalgalanmalar ile örülü devasa bir hiçlik. Bunun içerisinde, çok sayıda var olmuş ve var olan evren. Biz, evrenin pozitif madde-enerji tarafında bulunan yapılarız _Mutlak sıfır_ Doğada bir maddenin ulaşabileceği en düşük sıcaklık -270.15 C. Hiçbir madde bu sıcaklığa sahip olamaz çünkü bu sıcaklığa sahip olursa enerjisi sıfırlanır. Bu sıcaklığın üzerindeki her şey birer enerji ve ışık kaynağıdır. İnsanlar da kızılötesi ışık yayar. Plank, ışığın dalga olarak değil, paketler halinde yayıldığını keşfetti ve bu paketlere kuanta dedi. Kuantum buradan gelir. Atom sistemi güneş sistemine benzer ama atoma enerji verildiğinde elektronlar sıçrayarak yörünge değiştirir ve tekrar eski yörüngelerine dönebilmek için foton yayar. Kuantum sıçraması budur. _Manyetizma - Elektrik tarihi_ _Çinli bilim insanı Shen Kuo (1031-1095) manyetik pusula- navigasyon için doğa mıknatıs pusulasını kullanan Çinli olarak tanındı. Alexander Neckam 1187 de Avrupa da pusulayı ve pusulanın navigasyon için kullanımını tanımlayan ilk kişiydi. _Elektro Manyetizma_Elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet'tir. Bu etkileşimin gerçekleştiği alanlar, elektromanyetik alan olarak tanımlanır. Michael Faraday tarafından gözlemlenen, James Clerk Maxwell tarafından genişletilen ve Oliver Heaviside ile Heinrich Hertz tarafından kısmen yeniden formüle edilen bu kavram birleştirme, 19. yüzyılda matematiksel fizikin en önemli başarılarından biridir. Bu başarı, ışığın doğasını anlamak gibi uzun erimli sonuçlar doğurmuştur. Işık ve diğer elektromanyetik dalgalar, kuantize olan, kendi kendine yayılan manyetik alan titreşimleri diyebileceğimiz foton formunu alır. Farklı salınım frekansları, elektromanyetik radyasyonun farklı biçimlerini doğurur; en düşük frekanslardaki radyo dalgalarından, orta frekanslardaki görünür ışığa, en yüksek frekanslardaki gama ışınına. Elektrik ve manyetizma iki ayrı kuvvet olarak düşünülüyordu. Bu görüş, 1873'te basılan, James Clerk Maxwell'in, içinde pozitif ve negatif yüklerin etkileşimlerinin tek kuvvetle düzenlendiği gösterilen yayınıyla değişti _William Gilbert_Eliabeth in zamanından bir doktor. Elektriklenen cisimler diğer tüm maddeleri rastgele çekiyorken, aksine mangetin yalnızca demiri çektiğini de fark etti. Bu doğadaki pek çok keşfi Gilbert'a elektrik bilimi kurucusu unvanını kazandırdı. Nemin ve sıstılan cisimlerin elektriklenmeyi önlediğini de keşfetti__Franklin uçurtma ile deney yaptı. 1800’de Alessandro Volta büyük elektrik akımı üretmek amacıyla ilk aracı yaptı, daha sonra bu elektrik bataryası olarak bilinecekti. __1864'te James Clerk Maxwell ışığın elektromanyetik kuramıni duyurdu. Maxwell, Faraday’dan daha ilerisini görebiliyordu. Ona göre eğer ışık elektromanyetik bir olaysa ve cam gibi dielektrikler boyunca geçiş yapabiliyorsa, olay dielektrik içinde elektromanyetik akımın doğallığı içinde olmak zorundadır. __1887’ de, Alman fizikçi Heinrich Hertz var olan elektromanyetik dalgaların gerçekliğini bir deney serisinde, Maxwell ve Faraday’ın tahmin ettiği gibi çaprazlama serbest uzay elektromanyetik dalgaların bazı uzaklıklar üzerinde hareket edebileceğini göstererek kanıtlamıştır. Uzaydaki elektromanyetik dalgaların keşfi 19.yüzyılın kapanış zamanlarında radyonun gelişimine neden oldu. Röntgen ya da X-ışınlarının keşfine yol açacaktır.__1889’ Nicola Tesla 1889'da Evrensel bir sergide Hertz'in yaptığı deneyleri öğrendi ve böylece bu öğrendiklerini onun kendi deneyleri içine yerleştirdi. Çok yüksek frekansta ve çok yüksek potansiyel akım içinde gelişen yüksek-frekanslı ateşleme jeneratörü ortaya çıkarmış oldu.Bu ateşleme jeneratörü yaklaşık 15.000 hertz'de çalıştırıldı. Mxwell ve Hertz'in havayla gelen elektromanyetik dalgaların varlığı hakkında yanlış düşüncelere sahip olduklarını ileri sürüyordu. Maxwell'in iddiası içinde yüksek bir potansiyel gördü; Buna göre ışık ve elektrik aynı olgunun parçasıydı,o yeni tür olan kablosuz elektrik ışığının yaratılma yoluydu__1880lerde 2. endüstriyel devrim –manyetizmanın gelişimi, alternatif akım rekabeti arttıdı. Elektriğin çeşitlendirilmesi, 1871 öncesinde elektriksiz hayatın varlığına inanılmasını güç hale getirdi. Graham Bell, sayesinde icat edilen telefonun ticareti samimiyet ile başlamıştı. İskoçyalı elektrik mühendisi olan James Blyth 1887 ilk defa elektrik üretimi için rüzgar gülü inşa edildi__1900 birçok bilim adamı doğanın bütün kuvvetlerinin elektromanyetik orijin(bu elektromanyetik dünya görüşü) olduğuna inanıyorlardı. _Einstein_ Alman fizik dergisinde yayınlanan Mükemmel Yılın Yazıları =1. ışık, enerjinin ayrık paketleri (kuanta) olarak madde ile etkileşime girer. Bu iddia 1900’de Max Planck tarafından tamamen matematiksel olarak tanıtılmıştı. 2 küçük nesnenin rastalantısal hareketlerini açıkladı. 3 Hareket halindeki cisimlerin elektromanyetiki üzerine yazdığı yazıda radikal özel görecelik kuramını tanıttı. Buna göre, gözlemcinin hareket durumu üzerindeki gözlemlenilmiş ışık hızının bağımsızlık durumu eş zamanlılık kavramı açısından temel değişiklikler gerektirdi. Bunun sonuçlarına hareket halindeki cisimlerin zaman-uzay durumunu da dahil eder. Bu hareket halindeki cisimler gözlemcinin durumuna göre yavaşlar ve temasa geçer. 4 kütlenin çok küçük miktarları büyük miktarda enerjiye dönüştürülebilir. _21.yüzyıl başlamadan önce, elektromanyetik bağlamalar gezegen ve nesne arasında belli bir açıdaki yerel dikey doğrultusunda yönlendiriliyordu. Manyetik alan Dünya’nın manyetik alanın kesmekle birlikte akım yarattı; böylece dönen cisminin birkaçının kinetik enerjisini elektriksel enerjiye dönüştürdü. Tetherin sonu yüzey katmanını terk edebilir, böylece iyonosfer ile elektriksel bir bağ yaratılır ayrıca jeneratör yaratır. İtici güç sistemin bir parçası olarak, uzay araçlarının yönünü değiştirmek amacıyla güçlü ve uzun iletkenler kullanılabilir. Bu durum uzay seyahatini önemli ölçüde ucuzlaştıracak bir yoldur. O düşük bütçe ile manyetik yelken ile basitleştirilebilir. O ya hareket halindeki uzay aracını frenlemek ya da hızlandırmak amacıyla kullanılabilir. _2010 Higgs bozonu deneysel olarak ispatlandı. _Robert boyle_ Kimyanın babası İrlandalı mimar.(1627-1691) Modern anlamda ilk "element" tanımını yapmıştır. Gazın basıncıyla hacmi arasında bir bağlantı olduğunu açıklamıştır. Bu bağıntı "Boyle – Mariotte Yasası" olarak bilini. Doğar doğmaz anne diye ağladığı ve 6 Aylıkken konuşmaya başladığı 1,5 yaşında ileri derecede okur yazar olduğu bilinmektedir. Tanıdıklarına, "çok sıra dışı bir durum olmadığı müddetçe" Salı-Cuma öğleden sonraları ve Çarşamba-Cumartesi de öğlenleri rahatsız edilmek istemediği haberini saldı. _Robert Hooke_(1635 -1703), İngiliz doğa filozofu, çabuk öfkelenen, gururlu ve entelektüel rakiplere gücenme eğilimde olan birisiydi. Biyografi yazarı onun içn: "aşağılık bir herif, efkârlı, güvensiz ve kıskanç” olduğunu söylüyor. Ölümünden sonra itibarı kötüye gitti ve bu genellikle, Isaac Newton ile yerçekimi, gezegenler ve ışık üzerindeki çalışmaları ile olan saygınlığı konusundaki anlaşmazlığına bağlanıyor. Günlüğü ise fikirleri biraz değiştirdi. Hooke’un günlüğü, sık sık kahve evlerinde, meyhanede ve Robert Boyle ile birlikte akşam yemeklerindeki buluşmalarıyla ilgiliydi. Çay davetleri, çocuklara matematik dersleri… Esnek yaydaki uzantılı gerilimin doğrusal dönüşümünü tanımlayan esneklik kanununu keşfetti. Mikroskop ve teleskopta olduğu kadar biyolojiyle de ilgili. Hücre ifadesini türetti. Yıldıza olan uzaklığı ölçmek. Çift-yıldız sistemlerini ilk gözlemleyendi. İnsan hafızasıynı inceledi. Şifreleme, hafıza kapasitesi, yineleme, geri alma, unutma ve bileşenlerine değindiği modeldi. Kraliyet Greenwich Gözlemevi, Londra’nın Büyük Yangın Anıtı ve kötü şöhretli Bethlem Kraliyet Hastanesi’nin dizaynı üzerinde çalışmış. _Pusula_ manyetik veya cayroskopik olarak ya da bir yıldıza göre yön belirleme prensipleriyle çalışırlar. Cayro pusulalar, dünyanın dönüşüne göre ayarlıdır. Geminin metal aksamından etkilenmediğinden manyetik pusulalara göre daha sağlıklı sonuç vermektedirler. _Nikola Tesla_ Elektro-adam.(1856 – 1943) _1893 Kablosuz iletişim olasılığı hakkında açıklamalar yaptı. Dünya çapında kablosuz elektrik enerjisi dağıtım. Annesi mekanik aletler yapabilme becerisine sahipti. Askerlikten kaçıp dağlarca avcı oldu. Doğa ile olan bu temasının onu hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha güçlü yaptığını söyledi. Profden babasına gelmiş mektup buldu. "oğlunuz ilk derecenin yıldızıydı. Mektupta okuldan çıkarılmadığı sürece Tesla'nın çok çalışarak öleceği konusunda uyarılar vardı. İlk zararlarını tekrar kumar oynayarak geri döndürdü. Okul bursu kesilince okulu bitiremedi ve bunun için evi terk etti. teknik ressam olarak çalıştı. sinir krizi geçirdi. Edison tesislerinde mühendislik sorunlarını gidermesi için yine onu gönderdiler. Tesla'nın da ABD'ye getirilmesini istedi. Bir yatırımcıyla 1887'de Tesla Electric Company'yi kurdular. Kendi indüksiyon motorunu göstermesi elektrik şirketleri arasındaki aşırı rekabet döneminde gerçekleşti. Nakit kıtlığı nedeniyle tesla motor geliştirilme aşamasında kalmıştı. Heinrich Hertz'in elektromanyetik radyasyonun varlığını kanıtlayan 1886-88 yılları arasındaki deneylerini öğrendi. Akımın demir çekirdeğini aşırı ısıttığını gördü. Bobinin farklı pozisyonlara hareket ettirilebilen bir demir çekirdek arasındaki yalıtım malzemesi yerine hava boşluklu. Tesla bobini ile çözdü. Tesla bobini ile kablosuz aydınlatma sistemi geliştirmeye çalıştı. Akkor ampullerini yakarak halka açık gösteri yaptı. Buharla çalışan pistonlu bir elektrik jeneratörü geliştirdi. Manyetik armatür yüksek hızda yukarı ve aşağı titreşti ve alternatif bir manyetik alan oluşturdu. Bu, tel bobinleri bitişik olarak yerleştirilen indüklenmiş alternatif elektrik akımıydı. Ama elektrik üretmek için uygun bir mühendislik çözümü olmadı. hidroelektrik santralleriyle alternatif akımın çok büyük güç meydana getireceğini tararladı. Niagara şelelaesi hayallerini süsledi. _Kendi deyimiyle zihninde çakan şimşekler rehberi olmuştur. Bu ışık patlamalarını hâlâ zaman zaman yaşıyorum. Yeni bir fikrin zihnimde parıldayıvermesi gibi durumlarda ortaya çıkıyor. Ama artık eskisi kadar heyecan verici değil bu, eskiye nazaran daha etkisiz. Gözlerimi kapattığımda, ilk önce mutlaka çok koyu ve tek tonlu bir mavi fon görüyorum. Tıpkı açık ama yıldızsız bir gecede olduğu gibi. Birkaç saniye içinde bu alan parıltılar saçan ve bana doğru ilerleyen yeşil ışıltılarla doluyor. Neden sonra sağ tarafımda birbirine paralel ve yakın ışınların oluşturduğu iki ayrı sistem görüyorum. Bu iki sistem birbirleri ile dik açı oluşturacak şekilde duruyorlar; sarı, yeşil ve altın renklerinin hakim olmasına karşın, her türlü rengi içeriyorlar. Sonra bu çizgiler daha da parlaklaşmaya başlıyor ve her yere parıltılar saçan belirgin noktalar serpiliyor. Bu resim yavaş yavaş görüntü alanımdan çıkıyor ve sola doğru kayarak yok olup gidiyor, yerini pek de hoş olmayan ölü bir griliğe bırakıyor. burayı çabucak kabaran ve kendilerine canlı formlar vermeye çalışıyormuş gibi duran bulutlar doldurmaya başlıyor. İşin ilginç yanı şu ki, ikinci aşamaya geçilinceye değin bu griliği belirgin bir şekle benzetemiyorum. Her seferinde, uyuyakalmadan az önce, gözlerimde kimi şeylerin ya da insanların görüntüleri canlanıyor. Onları gördüğüm anda anlıyorum ki bilincimi yitirmek üzereyim. Eğer ortaya çıkmıyorlarsa ya da bunu reddediyorlarsa biliyorum ki bu uykusuz bir gece geçireceğim anlamına geliyor. _New yorktataki gösterisinde 1 metrelik bir tekneyi uzaktan kumandayla kontrol etti. Mekanik ve fiziksel titreşimlerle çalışırken, Houston Caddesi'ndeki yeni laboratuvarının etrafında hakiki bir depreme neden oldu. Floresan, radar, MRI… Dünya çapında telsiz. Mantara benzeyen yapı, 62 metre yukarısındaki tepe noktasına doğru daralan, kafes şeklinde bir iskelete sahipti…..Yüksek gerilim ve yüksek frekanslı elektrik iletimi konusundaki araştırmalar, dağın üzerine Dünya'nın en güçlü radyo vericisini kurup çalıştırmaya yöneltti. ilk insan yapımı şimşeği oluşturdu .40 km uzaklıktaki kasabalarda bile bu gök gürültüsünün işitildiği kaydedilmiştir. 100 milyon Volt değerinde gerilim kullanılıyordu. Kusursuz giyinişli, birkaç dilde yaptığı kültürlü konuşması ve medeni davranışıyla gösterişli centilmen Nikola Tesla, New York sosyetesinin gözdesi oldu. iyonosferin insanlığın yararına kullanabileceğini söyleyen ve bunu ispatlayan bilim adamıdır. İyonosfer, 19. yüzyılda keşfedilmiştir, elektrik enerjisinin ve radyo, ses ve elektro manyetik dalgaların kablosuz olarak çok uzak bir noktadan diğer noktaya taşımasını sağlamaktadır. Tesla yüksek frekans alternatif akım üreteçlerini yapmıştı. 1898 yılında ilk defa uzaktan kumanda yı bota uygulamış ve herkes bunu teslanın beyin gücüyle yaptığını düşünmüş. Bir sene sonra Nikola Tesla uzaydaki hayatın varlığı ile de yakından ilgilenmiş ve uzaya ses dalgaları göndermiştir. Uzaydan kozmik ses dalgalarının kaydını yapmıştır. Bunun duyurusunu yaptığında bilim çevresinden ilgi ve destek görememesinin sebebi o yıllarda kozmik radyo dalgalarının bilim camiasında yeri olmamasıdır. 1917'nin Ağustos'unda uzaktaki cisimlerin üzerine kısa dalga darbeleri gönderip, yansıyan kısa dalga darbelerinin bir flüoresan ekran üzerinde toplanmasıyla izlenebileceklerini açıklamıştır. _Nikola Tesla hiç evlenmemiştir. Bekar ve aseksüel olmasının bilimsel yeteneklerine yardımcı olduğunu düşünüyordu. Gittikçe garipleşti, gerçeklerden uzaklaştı, aldatıcı hayalciliğe yöneldi. Not alma alışkanlığı edinmemişti. Her zaman tüm araştırma ve deneylerine ait tüm bilgiyi aklında tutabildiğini iddia ve ispat etti. II. Dünya Savaşı sırasında öldüğü zaman, kasasına askeri yöneticiler el koydular 150 yıl yaşamaya kararlı olduğunu ve 100 yaşının üstüne eriştiği zaman, araştırma ve deneyleri sırasında topladığı bütün bilgiyi etraflıca anlatarak, anılarını yazacağını söyledi. Thomas Edison'un 40.000 dolarlık Nobel Ödülü'nü paylaşmaya seçildikleri açıklandı. Nikola Tesla, bu ödülü de reddetti. Beş duyusunun aşırı hassaslaşması ve bundan dolayı çektiği sıkıntılar. Karanlıkta bir yarasa kadar duyarlı olabiliyordum, metrelerce uzaklıktaki bir nesnenin varlığını alnımda hissettiğim bir ürperti sayesinde fark edebiliyordum. Edison ona iş verir ama para konusunda ise Amerikan şakası olduğunu söyleyrek ücret ödemez ve aralarında bir rekabet başlar. Tesla'nın en büyük destekçisi J.P. Morgan bu kablosuz enerji iletimi ile şirketin ekonomisinin batacağını anlamış ve finansman desteğini kesmiştir. _Gelecekle ilgili öngörü_ Telgraf, telefon, haber yayını, borsa görüşmeleri, deniz ve hava trafiğine yardım, eğlence ve müzik yayını, saat ayarı, resimli telgraf, telefoto ve teleks hizmetleri ile, Nikola Tesla'nın sonradan oluşumunu gördüğü radyo sitesi anlatılıyordu. Hayatının son yıllarını borçlarından kaçmak için sürekli otel değiştirerek geçirdi.
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.